İstanbul

İstanbul, Türkiye'nin en kalabalık, iktisadi ve kültürel açıdan en önemli şehridir. Şehir, iktisadi büyüklük açısından dünyada 34., nüfus açısından belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Avrupa'da ikinci sırada gelir. İstanbul Türkiye'nin kuzeybatısında, Marmara kıyısı ve Boğaziçi boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde kurulmuştur. İstanbul kıtalararası bir şehir olup, Avrupa'daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası, Asya'daki bölümüne ise Anadolu Yakası veya Asya Yakası denir. Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in sardığı bir yarım ada üzerinde kurulan İstanbul'un batıdaki sınırını İstanbul Surları oluşturmaktaydı.

MÖ. 660 yılında Byzantion olarak kabul gören İstanbul, tarihte bulunan en önemli şehirlerden biri olmuştur. Şehrin Konstantinopolis olarak bilinirliği yaklaşık on altı asırlık bir süreç sonrasında olmuştur ve bu zaman diliminde dört büyük imparatorluğa; Roma İmparatorluğu (330-395), Bizans İmparatorluğu (395- 1204 ve 1261-1453), Latin İmparatorluğu( 1204-1261) ve Osmanlı İmparatorluğu (1453-1922), başkentlik yapmıştır. Roma ve Bizans İmparatorluğu dönemlerinde İstanbul, Hıristiyanlığın ilerlemesinde etkili olmuştur. Bunun yanında Osmanlı İmparatorluğu döneminde de şehir İslamiyet’in ve halifenin kalesi olmuştur. Günümüzde de İstanbul barındırdığı bu değerler açısından önemli yere sahiptir.

                  

Avrupa Kültür Başkenti unvanını aldıktan iki yıl sonra yaklaşık 11.6 milyon ziyaretçisi olan İstanbul, dünyada beşinci en popüler turizm mekanı olarak belirlenmiştir. Ziyaretlerin büyük bir bölümü İstanbul’un tarihi dokusuyla ilgili olsa da, kültürel ve eğlence alanında da önemli bir durak haline gelmiştir. Bunlarla beraber İstanbul dünyada ekonomisi en hızlı büyüyen şehirler arasındadır. Birçok önemli Türk şirketlerinin genel müdürlükleri, medya kuruluşları bulunan İstanbul, Türkiye’nin gayrisafi milli hâsılasının çeyreğinden fazlasını etkilemektedir.

 

İstanbul'da mutlaka yapılması gerekenler (kaynak: http://www.timeout.com/istanbul)

1.      Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbine gezinti

Topkapı sarayı üç asır boyunca Osmanlı İmparatorluğunun orduyu ve imparatorluğu yönettiği tahtı olmuştur. Burayı keşfetmek için en az yarım güne ihtiyaç vardır, fakat yüksek giriş ücretlerinden dolayı bir günü burada geçirmek isteyebilirsiniz. Eğer zamanınız kısıtlıysa Harem, Hazine gibi önemli bölümleri görmeye öncelik verebilirsiniz.

2.      Kapalı Çarşı’da pazarlık

Ciddi bir alışveriş için Kapalı Çarşı’ya defter, hesap makinesi ve en önemlisi alışverişe en az üç saat ayırarak gidilmesi öneriliyor. 5500 satıcının içinde Yörük önerilen halı mağazaları arasındadır. Ayrıca Pako (No. 87) İstanbul’un en iyi çantaları ve cüzdanlarını satmaktadır. Kaban ve ceketler için ise Kürkçüler Çarşısı öneriliyor. Pazarlık yaparken ise aklınızdan çıkarmayın, satıcıların bir yıllık kiraları için ödediği miktar yedi kilo altın.

3.      Vapurla Boğaz turu

Dünya’nın en işlek su yollarından biri olan İstanbul boğazını dolaşmanın en rahatlatıcı yolu yarım saatlik bir boğaz turu olduğu söylenebilir. Eminönü’nden kalkan vapur Beşiktaş, Ortaköy ve Bebek’te bulunan parklar, saraylar ve yalılardan da geçmektedir.

4.      Eski zaferlere hayret edin

Nefes kesen Ayasofya ilk başta bir Bizans kilisesi sonrasında Osmanlı Camisi ve şimdide müze olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer tarihi eserlerle karşılaştırıldığında Ayasofya’nın daha eski olan görüntüsü göze çarpsada , mozaik duvarları, kemerli odaları eski ihtişamından ipuçları vermektedir.

5.      Kuşbakışı bir seyir

Orijinal adı İsa Kulesi olan Galata Kulesi 1348 yılında inşa edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethinden sonra hapishane ve gözlemevi olarak kullanılmıştır. 1960’lı yıllarda kule restore edilmiş ve restoran ile gece kulübü eklenmiştir. Fakat bu mekânları es geçerek kulenin tepesinden 360 derece bakış açısıyla İstanbul’u izlemeniz mümkün.

6.      Osmanlı Mutfağına girin

Otantik Türk yemekleri sanılanın aksine sokaklarda satılan kebaplardan daha fazla çeşitleri ve tatları barındırmaktadır. Türünde tek restoran olan Asitaneis gerçekten otantik Osmanlı yemeklerini sunmaktadır. Mesela tatlı ve ekşi meyvelerle pişirilmiş et yemeklerinden biri olan kavun dolmasını deneyin. Rumeli, Hacı Abdullah, Sarniç ve Zarifi’yi de ziyaret etmenizi öneririz.

7.      Birkaç saatliğine sultan olun

Mermer cephesi denizden bakıldığı zaman göz çarpıcı olan Dolmabahçe Sarayı’nın Fransız mimar Sechan tarafından tasarlanan iç mimarisi dış mimarisini gölgede bıraktığı bir gerçek. 36 metre yüksekliğindeki taht odası ve burada bulunan dört ton ağırlığındaki Kraliçe Victoria tarafından hediye edilen kristal avize, alabastar taşından banyolar ve kristal merdivenler göze çarpan detaylardan sadece birkaçı.

8.      Prenses adalarına kaçın

Prenses Adaları İstanbul’un Asya sularında konumlanmış çoğunlukla gayri Müslimlerin yazlıklarının bulunduğu adalardan biridir. İstanbul’un eski, çok kültürlü yapısının da gözlemlenebildiği nadir mekânlardan biridir. Yunanlar, Ermeniler, Yahudiler ve Türklerin bir arada bulundukları bu ada, kiliselerin sayısının camilerden fazla olduğu yerlerden de biridir.